Zaman akar,
Öyle ki bilemezsin sonunu,
Neye, kime değer,
Yaşadıkça öğrenirsin,
Ne bir başkası,
Ne de sen…
Öngörülmez zaman,
Barışmaz,
Hep küs kalır seninle,…
Kaçtığında peşindedir,
Takip eder, sessiz, sedasız,
Keşke, değişini duymaz,
Bildiği gibi kurar yarınını,
Ne çok söylenecek vardır oysa
Dinlemez zaman…
Karşısında durma ki onun,
Yalnız kalmayasın,
Biliyorsun yarından da yakın ölüm…
Erdemin zinciri asıldıysa bir kez boynuna,
Paylaşmadıkların biriktikçe,
Sessiz kalırsın…
Şimdi başka bir zaman,
Sana ne getirir bilinmez,
Ardında kaldıkça sözcüklerin,
Düğümlendikçe boğazında sırların,
Susmadan peşine düştükçe ağladıkların,
Mecbursun artık, vazgeçip kabullenmeye
Var olmaya mecbursun!
Ne yazdıkça var olacaksın,
Ne de yarına kalacaksın,
Eğer aşarsa bilmediklerin bildiklerini,
Sanma ki bir tek sensin ardında duran
Yaptıklarının ve yapacaklarının…
Issız kabullenişlerin var,
Sözlerini, sözlerimi,
Bildiğin ne varsa anlat,
Senden ağır değil zamanı sözlerin,
Geçmişin…
Prangalarla bağlılık sözleri,
Yalan kadar gerçek bildiğin tüm hikâyeler,
Vardığında kıyısına ölümün,
Gördün, ne saftı hiçlik,
Bildiğin ne varsa anlat,
Köşe başında beklediklerinle geçti zaman,
Gerçekliği bilip de durmadın
Direndiğin anlar
Geri dönmeyecek bir daha
Tattığın her acının izi kalacak sende
Ben ne yapsam da değiştiremedim,
Ne bahşedilenler, ne de izler kaldı.
Şimdi söylemek çok kolay,
Siz bilmiyorsunuz unutulanları,
Bildiğin ne varsa anlat
Ve dursun zaman,
Bu sefer sadece senin için dursun,
Kimseler bilip söylemeden…
Bir başına var olsun,
Seninle ve saf dünyanla kimsenin bilmediği…